Your search results

Gelenekler & Bayramlar

7.1. Greecement

Bilindiği gibi gelenekler, görenekler bir halkın aynasıdır ve o halkın kültürünün yansımalarıdır. Yunan halk kültürünü incelerken, sağlam temeller üzerine kurulmuş, sağlam bir yönelime ve geçmişe sahip ve gelecek için iyimser, idealleri ve değerleri olan bir halk karşımıza çıkar. Yunan halk kültüründe, antik ve modern unsurlar arasında ayrılmaz bir birlik vardır. Halk kültürünün her âdet ve inancı geçmişin derinliklerine iner; sadece antik, klasik döneme değil, bazen tarih öncesinin ve mitolojinin derinliklerine de ulaşır.

Paskalya

Paskalya, Ortodoks Hıristiyanlığın en önemli bayramıdır. Başlangıçta Yahudilerin Musa önderliğinde Mısır’dan çıkışlarının ve esaretten kurtulmalarının anısına kutladıkları büyük Yahudi Bayramı olarak karşımıza çıkar. Bir Yahudi olan İsa Mesih’in bu bayram kutlamaları döneminde insanlık için kendini kurban etmesi olarak kabul gören çarmıhtaki Ölümü ve ardından Dirilişi olaylarının anıldığı bir bayram olarak, daha sonra Hıristiyanlık tarafından benimsenmiştir.

Öncesindeki hafta boyunca, İsa Mesih’in çarmıha giden süreçte yaşadığı olayların anılmasının ardından, 21 Mart’taki bahar ekinoksunu takip eden dolunaydan sonraki ilk Pazar günü gerçekleştiğine inanılan “Dirilişi” kutlanır. Paskalya Pazar’ı, Gregoryen Takvimi’ne göre 22 Mart ile 25 Nisan arasındaki Pazar günlerinden birine denk gelir.

Dirilişin kutlandığı Pazar günü öncesindeki 40 gün boyunca hayvansal gıdaları yememek biçiminde icra edilen oruç tutulur. Paskalya Pazar’ını da içeren son hafta, “Kutsal Hafta” olarak anılır. Kutsal Hafta adetlerine göre evlerde kurabiyeler ve/veya çörekler (Kutsal Salı veya Kutsal Perşembe) yapılırken, Kutsal Perşembe günü yumurta boyanır.

İsa’nın çarmıhtan indirildikten sonra konduğuna ve dirildiğine inanılan “Kutsal Kabir” ‘in içinde mucizevi bir şekilde yandığına inanılan ve “Kutsal Işık” olarak anılan alev, Paskalya Bayramı öncesinde Kudüs’ten –birçok ülkenin yanı sıra- Yunanistan’a da getirilir. Atina’da törenler ile kabul edilen “Kutsal Işık” tüm kiliselere dağıtılır. Kutsal Hafta sonunda Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece yarısından önce, inananlar bayramlık giysileri ve beyaz mumlarıyla tam gece yarısında çanların çalmasıyla başlayan Diriliş Ayinine katılmak üzere kiliselere giderler. “İsa Dirildi!” ilahisi eşliğinde ve şenlik havasında başlayan ayinde inananlar, din adamının elindeki mumun, Mesih’in dirilişini sembolize eden alevinden kendi mumlarını yakarak, “Kutsal Işığı” evlerine taşırlar ve kapı girişlerinin üst pervazına mumun isiyle haç çizerek, evlerine girerler.

Paskalya Pazar’ında şişte kuzu pişirme ve bir bayram ve şölen havasında, aile, eş, dost ile birlikte yeme alışkanlığı, kökeni tartışmalı da olsa bugün oldukça yaygın olarak uygulanan bir gelenektir.

7.2. Greecement

Apokries Karnavalları

“Apokries” adıyla anılan Yunanistan’ın karnaval dönemi, özellikle maskeli balolar, yeme – içme ve dans ağırlıklı olarak yaşanır. Geleneksel olarak, Yunan Ortodoks Paskalyasından on hafta önce başlar, Paskalya öncesi kırk günlük oruç döneminin ilk günü olan “Kutsal Pazartesi” ’den önceki Pazar günü sona erer. “Apokria”, kelime olarak “etten uzaklaşma” anlamına gelir. 

Apokries döneminin son Pazar’ı Paskalyaya kadar et yenilebilen son gündür. Bu haftanın, “Tsiknopempti” olarak da anılan Perşembe günü, havadaki kızarmış et kokusunun yoğunluğundan dolayı “Barbekü Perşembesi” olarak da bilinir. Aileler ve arkadaşlar tavernalarda veya evlerde toplanıp büyük miktarda et tüketerek, kutlamalar yaparlar.

Orucun başladığı Kutsal Pazartesi’den önceki hafta sonu Yunanistan genelinde karnavallar, şenlikler düzenlenir, maskeli geçit törenleri, geleneksel kıyafetli yürüyüşler ve bölgeden bölgeye değişen, kültürel miraslar çerçevesinde geleneksel adetler sergilenir.

Kutsal Pazartesi Yunanistan genelinde resmi tatildir, karnaval ve festival sezonunun bittiğine ve Paskalya ’ya kadar olan oruç döneminin başladığına işaret eder.  Hava müsait olduğunda aileler Kutsal Pazartesi gününü dışarıda geçirirler; uçurtma uçurulur ve piknikler düzenlenir. Oruç dönemini işaret ettiği için bu gün özel yiyecekler yenilir. Kırmızı et, kümes hayvanları eti, balık veya süt ürünleri tüketimi yapılmaz. Ancak, diğer birçok lezzeti tatmak mümkündür: “lagana” (bir tür pişi), “taramosalata” (tarama), “dolmadakia” (yaprak sarması), kızartılmış ahtapot, “gigantes” pilaki (fırında pişirilmiş iri fasulye), deniz mahsulü salataları ve istiridye ve “halvas” (irmik helvası), bu lezzetlerden bir kaçıdır.

7.7. Greecement

Noel

Noel (Xristougenna), İsa’nın Doğumu Bayramı, Yunan Ortodoks Kilisesi’nin en sevinçli günlerinden biridir. Geleneksel olarak Noel tatili Yunanistan’da 25 Aralık’tan 6 Ocak’a kadar 12 gün sürmektedir. Noel tatiliyle ilgili, bazıları dünyanın diğer kültürlerinden “ithal edilen” (hindi yenilmesi, Noel ağacı süslenmesi gibi) birçok gelenek bulunmaktadır. Geçmişte Yunanlar Aziz Nicholas hatırasına küçük Noel kayıkları süslerdi ve bugün de eski Hıristiyan adetlerini yâd etmek amacıyla birçok kişi ağaç yerine kayık süslemeye devam etmektedir.

  • “Kalanda”

Noel ilahileri (Kalanda) söyleme geleneği günümüze kadar tamamen korunmuştur. Noel ve Yeni Yıl Arifesinde çocuklar gruplar halinde ev ev dolaşarak ilahiler söylemekte, “üçgen çan”, gitar, akordeon, lir ve armonika çalmaktadırlar. Yakın zamana kadar çocuklara ödül olarak hamur işleri hediye edilmekteyse de günümüzde genellikle para verilmektedir.

  • Noel Cinleri

Yunanistan’ın dost canlısı ancak haşarı küçük cin perileri “kallikántzari” olarak anılır. İlgili mitolojik öykülere göre; Kallikántzari dünyanın derinliklerinde yaşar ve yeryüzüne sadece Noel’den -İsa’nın Ürdün Nehrinde vaftiz olmasının anıldığı- Epifani Günü’ne kadar olan 12 günlük sürede çıkarlar. Yeryüzündeyken evlere saklanıp, bacalardan kayıp insanları korkutmayı severler. Yunanistan genelinde bu cinleri uzak tutmak için bir çok adet ve ritüel uygulanmaktadır. Cinler, Epifani Günü’nde tüm sular kutsandığında yeniden dünyanın merkezine geri dönerler.

  • Tatlılar & Şekerlemeler

Yeni yılda iyi şansı temsil eden beyaz örtülerin serildiği masalar, geleneksel sofra lezzetleri ile donatılır. Noel bayramının başladığını sembolize eden “Melomakarona” (ballı kurabiyeler) ve “Kourabiedes” (bademli kurabiyeler) en bilinen lezzetlerdir ve Noel döneminin başlangıcını simgeler. Tarihi Bizans dönemine dayanan bir diğer gelenek ise “Vassilopita” nın (Kapadokyalı Aziz Vasilios ile özdeşleşmiş Yeni Yıl Keki) dilimlenmesidir. Diliminde gizlenmiş olan parayı bulan kişinin, yıl boyunca şanslı olacağına inanılır.

7.3. Greecement

“Müjde” ve Yunanistan’ın Bağımsızlık Günü (25 Mart)

Her yıl 25 Mart’ta, Meryem Ana’ya “Tanrı’nın Oğlu” olduğuna inanılan İsa Mesih’i dünyaya getirmek için seçildiğinin Başmelek Cebrail tarafından “müjdelenmesinin” ve 1821 Yunan Bağımsızlığının yıldönümü kutlanır. Bu nedenle ülkede “çifte bayram” olarak bilinir.

Luka İncil’ine göre Cebrail, Yusuf ile nişanlı olan Meryem’e bir oğlan doğuracağını müjdeler ve adının İsa olacağını bildirir. Ona “Yüce Tanrı’nın Oğlu” denecek, Rab Tanrı ona babası Davud’un tahtını verecek, Yakup’un evi üzerinde ebediyen saltanat sürecek ve onun melekûtuna hiç son olmayacaktır. Meryem kendisinin evli olmadığını, dolayısıyla böyle bir doğumun olamayacağını belirtince melek Allah’tan olan bir sözün hükümsüz kalamayacağını belirtir.

25 Mart 1821, modern Yunanistan’ın Osmanlı İmparatorluğundan bağımsızlık sürecinin başladığı gün olarak kabul edilmiştir. Yeni devletin kuruluşu 15 Ocak 1822’de deklare edilmiş ve 3 Şubat 1830’da tanınmıştır. Her yıl 25 Mart’ta Yunanistan’ın Bağımsızlık günü birçok şehirde düzenlenen resmigeçit törenleri ile kutlanmaktadır.

7.8. Greecement

İsim Günü

Doğum günlerini kutlamak Yunanistan’a başka ülkelerden gelen bir gelenektir. Yunanistan’da isim günlerinin kutlanması, doğum günlerinin kutlanmasından daha güçlü ve köklü bir gelenektir.

Birçok toplum gibi Yunanlar da yeni bir din olarak Hıristiyanlığı benimsediklerinde, Hıristiyanlık tarihinde önemli rol oynamış kişilerin ve İncil’de adı geçenlerin, özellikle de azizlerin, azizelerin vb. isimlerini de benimsediler. Hıristiyanlıkta her aziz ve azizenin kendisiyle, ölümü veya şehadeti ile özdeş bir anılma günü vardır. Her aziz veya azizenin anma günü, adını taşıyan kişilerin de isim günü olarak kutlanmaktadır. Hıristiyanlık öncesine ait, bir aziz ya da azizeye ait olmayan, geleneksel Yunan isimleri de çok daha az bir oranda da olsa hala kullanılmaktadır. Bu tür isimleri taşıyanlar için de kutlanan isim günü “Tüm Azizler Günü” dür. (Paskalyadan 50 gün sonra, Kutsal Ruh’ un Havarilerin üzerine indiğine inanılır. Paskalyanın 50. gününün ardından gelen ilk Pazar, “Tüm Azizler Günü” olarak kutlanmaktadır).

7.5. Greecement

Vaftiz

Vaftiz, kişinin alnını ıslatmak veya tüm vücudunu suya batırmak şeklinde icra edilen bir dini “arınma”, “yeniden doğma”, ve Hıristiyanlığa “giriş” törenidir. Vaftiz sözcüğü “suya batırmak, yıkamak” anlamlarına gelen Yunanca “βαπτίζω” (vaptizo) sözcüğünden türemiştir.

Bebekler doğumlarından 40 gün sonra ve bir yıl içinde vaftiz edilirler. Vaftiz töreni dini içeriğinin yanı sıra aynı zamanda bebeğe isim verme törenidir. Vaftiz oluncaya kadar bebeklere –bir isim seçilmiş bile olsa- ismi ile hitap edilmez. Vaftiz oluncaya kadar bebeklerin saçları kesilmez. Bebeğin saçını ilk kesen vaftizi yapan din adamıdır.

Vaftizin tüm organizasyonu çocuk için seçilen bir vaftiz babası ya da annesi tarafından yapılır. Tören için bebeğe Kutsal Ruh’ un sembolü olarak beyaz çamaşırlar giydirilir. Vaftiz teknesindeki su, ata günahından (Âdem ve Havva’nın günahı) arınmayı, vaftiz suyuna üç kez batırılması da İsa Mesih’in 3 günlük gömülmesi ve ardından dirilişini sembolize eder. Törenden sonra bebeğin ebeveynleri vaftiz babası ya da annesinin elini öper, misafirlere ballı cevizli kurabiyeler, çikolatalar gibi ikramlar yapılır, bazen çocuklara özgü (topaçlar vb. gibi) hediyeler dağıtılır. Vaftiz suyunda bulunan Kutsal Mür yağının kötü enerjilerden koruduğuna inanıldığı için bebekler vaftiz sonrası 3 gün yıkanmaz. Tören sonrası vaftiz teknesindeki su, denize ya da toprağa atılmalı ve bebeğin vaftiz giysileri sadece deniz suyu ile durulanmalıdır.

7.6. Greecement

Nikâh

Bugün artık sadece kırsalda kalmış, kaybolmaya yüz tutmuş bir gelenek olarak, kızların düğün hazırlıkları henüz bebekken başlar. Anneler kızları için ev ihtiyaçlarını toparlayıp, çeyizler (çarşaf, havlu, nakış) hazırlarlar. Geçmişte çeyiz, tarlaları, hayvan sürülerini ve parayı da içeriyordu ve Yunanistan’ın birçok yerinde gelinin babası, kızına ve damadına mobilyalı bir ev vermekle yükümlüydü!

Yunanistan’da 1982 yılına kadar geçerli tek nikâh olan kilise nikâhı, bugün belediye nikâhının da yasal ve geçerli olmasına rağmen, yaygın olarak yapılmakta ve toplumsal hafızadaki nikâh kavramının çağrışımı, kilise nikâhı olmaya devam etmektedir.

Nikâh törenlerinde kilisenin ortasına bir masa yerleştirilir ve törende kullanılacak olan yüzükler ve taçlar, İncil’in yanında bu masada bulunur. Masanın etrafındaki daire, sonsuzluğu ve gelin ve damadın evlilik yoluyla Tanrı’nın Tanrının Krallığına, yani Cennete girme davetini sembolize eder. Gelin ve damat evlerinde kraliçe ve kral olacakları için düğün taçları da kraliyet taçlarını sembolize eder. Düğün töreni sırasında sağdıçlar önce yüzükleri üç kez, ardından taçları da üç kez değiştirirler. Papaz gelin ve damadın başlarına koyana kadar, taçlar sayıları tek (üç veya beş) olarak hazırlanmış nikâh şekerleriyle dolu bir tepsinin içinde bulunur. Bekâr kızların bu nikâh şekerlerini yastıklarının altına koyması da sevilen adetlerdendir. İnanışa göre evlenecek olan kız üçüncü gece evleneceği erkeği rüyasında görecektir. Nikâha katılan bekâr kızlara ilişkin bir başka adet ise gelinin ayakkabısının altına kurşun kalem ile isimlerinin yazılmasıdır. Bu âdete göre ise ismi ilk silinen (okunmaz hale gelen) kız, ilk evlenecek olandır. Çiftin etrafında toplanan misafirler, papaz taçlarını taktıktan sonra çifti masa etrafında üç kez dolaştırırken, gelinle damada kök salmaları dileğinin sembolü olarak pirinç serperler.

Nikâh ile ilgili dini metin okunurken vaizin “Ve kadın erkekten korkar” dediği noktada, damat gelinin ayağına gizlice basar; ama bazen de tersi olur. Bu noktada misafirler, hangisinin önce davranacağını ilgi ile izlerler! Ardından papaz gelinle damada aynı kadehten kırmızı tatlı şarap içirir. Kalan şarap olursa sağdıçlar tarafından içilir.

Bu törenin ardından gelin ve damadın ebeveynleri önce taçları ve ardından yeni evlileri öperler. Kilisenin son cemaat yerinde misafirlerin çifte iyi dileklerini sunmalarıyla nikâh sona erer. Kiliseden sonra geleneksel düğün danslarının da yapılacağı düğün partisinin düzenlendiği bir tavernaya gidilir.

Düğünden sonra damat ve gelin taçları çıkarır ve taç kutusuna koyarlar. Taç kutusu genellikle gelin yatağının üzerine yerleştirilir.

Düğün partisinden sonra damat ve gelin balayına gitmek için yola çıkarlar. Balayı bir sırdır. Damadın gelini nereye götüreceğini kimse bilmemelidir.

Evliliğin ilk yılı boyunca gelinin üzülmesine, cenazeye gitmesine, hatta cenaze helvası yemesine bile izin verilmez.

7.4. Greecement

Compare Listings